Namaz Vakitleri
Görüntülenen Şehir:   Loading
Puan Durumu Loading
Gazeteler
  • Akşam Gazetesi
  • Bir Gün Gazetesi
  • Bugün Gazetesi
  • Cumhuriyet Gazetesi
  • Dünya Gazetesi
  • Fanatik Gazetesi
  • Fotomaç Gazetesi
  • Güneş Gazetesi
  • Haber Türk Gazetesi
  • Hürriyet Gazetesi
  • Millî Gazete
  • Milliyet Gazetesi
  • Posta Gazetesi
  • Radikal Gazetesi
  • Sabah Gazetesi
  • Sözcü Gazetesi
  • Star Gazetesi
  • Takvim Gazetesi
  • Taraf Gazetesi
  • Türkiye Gazetesi
  • Vatan Gazetesi
  • Yeni Akit Gazetesi
  • Yeni Asta Gazetesi
  • Yeni Şafak Gazetesi
  • Zaman Gazetesi

Gülarz Çini, ilk sergisini açtı

Bu haber 3400 kere okunmuş. 30.03.2017 Perşembe 08:53

Gülarz Çini Atölyesi Çini Sanatçıları Arzu Balkan ve Gülin Taşçıoğlu Edremit Sıdıka Erke Etnografya Müzesinde geçtiğimiz gün ilk sergilerini açtılar. Mustafa Kemal Atatürk’ün sözü olan, “Bir milletin sanat yeteneği, güzel sanatlara verdiği değerle ölçülür” ile yola çıktıklarını söyleyen Gülarz Çini Atölyesi sanatcıları ilk sergilerini açtı. ‘Sır altı renkleri ve Çini‘ isimli kendi üretimleri olan Çini eserleri Edremit Sıdıka Erke Etnografya Müzesi’nde açan sanatçılar Arzu Balkan ve Gülin Taşçı ilgiden çok memnun olduklarını dile getirdiler. Gülarz Çini Atölyesi olarak çok çalıştıklarını, bu çalışmalarını ise taçlandırmak için sergi açtıklarını söyleyen Arzu Balkan; “Gülin Taşçıoğlu, arkadaşım ile beraber Edremit Halk Eğitim Merkezinin açtığı Çini Boyama eğitim kursu sonrası, geleneksel el sanatımıza gönül verdik ve bölgemizde de bu sanatın sürekliliğini sağlayabilmek adına, Edremit’ de Çini Atölyesi açmak için kollarımızı sıvadık.” dedi. Gülin Taşçıoğlu; “Öncelikle, yeterlilik araştırması sonrasında uygun bulunarak, KOSGEB - Balıkesir Küçük ve Orta Ölçekli Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığının Ayvalık’ta açtığı Uygulamalı Girişimcilik eğitimine katıldık ve Katılım Belgemizi aldık. Edremit’te eski ve köhne bir binanın bahçe katını kiraladık, uzun uğraşlardan sonra köhne binayı yaşanır hale getirdik ve atölyemizi kurduk. Atölyemizde çini boyama yapıyoruz, sırlıyoruz ve kendi kurduğumuz fırınımızda pişiriyoruz. Her ikimizde evli ve ikişer çocuk annesiyiz. Eşlerimiz bizi bu konuda çok destekledi. Çini malzemelerimizi Kütahya’ dan alıyoruz ve ürün motif seçimleri de tamamen bize ait. Çini çok özel bir el sanatı olup, geleneksel el sanatımızın geçmişi M.Ö 3000 yıllarına kadar uzanmakta, ancak en büyük gelişim Osmanlı İmparatorluğu döneminde İznik çinileri ile öne çıkmaktadır.” diye konuştu. Çini nedir? diye sorduğumuz Arzu Balkan ise şu açıklamalara yer verdi. “Çini; tebeşir, kum, kaolen gibi doğal malzemeler karıştırılıp hamur haline getirilmesi ve bu hamurun şekillendirilerek kuruması ile elde edilir. İstenilen kuruluğa sahip olan hamura astarlama çalışılması yapılması ile hamura beyaz bir görünüm sağlanır. Sonrasında yüksek dereceli fırınlarda (yaklaşık 900) pişirilir – ki bunun adı bisküvittir- ve ince zımparalar ile yüzeyler temizlenir. Seçilen veya hazırlanan motifler, ya kopya kağıtlarına çizilir ve ters çevrilerek motif, çini malzeme üzerine aktarılır. Ya da, gerçek uygulaması olan, kopya kağıdına çizilen motif, bir iğne ile minik minik delinerek belirlenir, delinen kağıt, çini bisküvit malzemenin üzerine muntazam yerleştirilir, un halindeki kömür tozunun deliklerden geçmesi için bir bez parçası ile üzerine vurularak bisküvite aktarılması sağlanır. Bisküvit üzerindeki motif, çini için özel hazırlanmış siyah boya ile çizilerek tahrir (aktarma) işi gerçekleştirilir. Tahrirlenen motif, çini boyaları ile renklendirilir. Bu, işlemin adı “sıraltı boya işlemi” dir. Ardından boza kıvamında hazırlanan ve adına “sır” denilen, pişirildikten sonra çiniye cam gibi parlak bir görüntü veren sırlama işi yapılır. Sırlanan bisküvit malzemesinin iyice kuruması sağlanır, sonrasında da 910 derece ve üzeri fırında pişirilir fırının iyice soğuması beklenir ve malzemeler sonrasında fırından çıkarılır. Soğumadan çıkarılan ürünlerde çatlamalar oluştuğu için, mutlaka fırın iyice soğuması beklenmelidir” dedi. Çini belli motifleri ve uygulamaları olduğu gibi, serbest ve modern çalışmalarda günümüzde oldukça öne çıktığını belirten Gülin Taşçıoğlu; “Selçuklularda çini desenlerinde uygulamalar değişik düzenlemelerle, yatay, dikey, zikzak veya diyagonal kompozisyonlarla kullanılır. Yine Anadolu Selçukluları tarafından çini sanatına getirilen bir diğer yenilik de Mozaik Tekniğidir. Geometrik kompozisyonların oluşturulduğu bu teknikte, bitkisel motifler, kufi (İslam hat sanatının bilinen en eski yazı türü) ve sülüs (Arap harflerinin süslü ve abartılı olarak yazılması) yazılar kullanılmıştır. Sözünü ettiğimiz bu tekniklerin dışında, sivil mimaride ve saraylarda kullanılan farklı tekniklerle de karşılaşmaktayız. Bunlar minai tekniği (saray yaşamını anlatan minyatürler), sıraltı tekniği (bitkisel desenlerin yanı sıra insan ve hayvan motifleri) ve lüster tekniğidir. (sır üstü uygulama, hayvan ve insan figürleri) Anadolu Selçukluları'nda kare, altıgen ve üçgenlerden oluşan düz ve yaldızlı çiniler de duvar süslemelerinde kullanılmıştır. Karo üretimi ve evani (mutfak malzemeleri, kap kacak) üretimi olmak üzere iki tür üretim mevcuttur. Ve son olarak çini üretiminin Osmanlı Devletinde en parlak Mavi-beyaz dönemde yer alan desenleri Baba Nakkaş ve Haliç işi olarak gruplandırabiliriz. Baba Nakkaş üslubunda, hatayi (Doğu Asya kökenli süsleme motifleri grubudur. Stilize edilmiş şakayık, nar, iri yapraklar ile bunların gonca ve sapları başlıca süsleme öğeleridir), rumi (hayvan figürlerinin filiz ve yaprak şekli verilerek üsluplaştırılması tarzındaki Anadolu Selçuklularına ait süsleme) ve bulut stilize olarak kullanılmıştır. Haliç işinde ise helezonların üzerinde küçük yaprak ve çiçekler yer almaktadır. Atölyemizde hem klasik çini, hem minyatür, hem serbest çalışma, hem kişiye özel ve hem de kabartma tekniği kullanılarak üretim yapılıyor” dedi. Haber: Mehmet ERKUT

YorumlarBu habere hiç yorum yapılmamış     'İLK YORUMU SEN YAP'

Adınız Soyadınız:

E-Postanız:

Yorumunuz:

4 + 6 = ?