Namaz Vakitleri
Görüntülenen Şehir:   Loading
Puan Durumu Loading
Gazeteler
  • Akşam Gazetesi
  • Bir Gün Gazetesi
  • Bugün Gazetesi
  • Cumhuriyet Gazetesi
  • Dünya Gazetesi
  • Fanatik Gazetesi
  • Fotomaç Gazetesi
  • Güneş Gazetesi
  • Haber Türk Gazetesi
  • Hürriyet Gazetesi
  • Millî Gazete
  • Milliyet Gazetesi
  • Posta Gazetesi
  • Radikal Gazetesi
  • Sabah Gazetesi
  • Sözcü Gazetesi
  • Star Gazetesi
  • Takvim Gazetesi
  • Taraf Gazetesi
  • Türkiye Gazetesi
  • Vatan Gazetesi
  • Yeni Akit Gazetesi
  • Yeni Asta Gazetesi
  • Yeni Şafak Gazetesi
  • Zaman Gazetesi

Körfezde Güvenin adı, Özgüven

Bu haber 1406 kere okunmuş. 14.02.2020 Cuma 08:29

Özgüven Özel Eğitim ve Rahabilitasyon Merkezi, “Önce insan önce eğitim” parolasıyla altı yıl önce çıktıkları bu yolda Körfez’de güvenin adı oldu. Kurum Müdürü Dr. Sadettin Koç; ”Bu yola çıkarken Körfez Halkının bize inanmalarını ve bize güvenmelerini istedik. Geçen sürede halkımız bize güvendi, biz de bize inanan ve bize güvenen halkımıza mahcup olmamak için elimizden gelen gayreti sarf ettik” diye konuştu. Özgüven Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezinin Temel amacını açıklayan Kurum Müdürü Dr. Saadettin Koç; “Engelli çocuklarımıza ulaşmak, tecrübeli kadromuzla onlarda özgüven duygusunu geliştirmek, onların; düşünen, üreten, mutlu ve onurlu bireyler olarak sosyal hayat içinde yerlerini almalarına yardımcı olmaktır. Merkezimizde; bedensel engelli bireyler, gerekli araç-gereçlerle donatılmış modern fizyoterapi salonlarımızda sahasında deneyimli fizyoterapistlerimizin şefkatli ellerinde şifa bulacak, özel öğrenme güçlüğü çeken yada yaygın gelişimsel bozukluk tanısı konan çocuklarımız, gerek bireysel sınıflarda gerekse grup eğitiminin verildiği sınıflarda pedagojik alanda uzman eğitimcilerinin elinde eksikleri tamamlanarak çağdaşları arasındaki yerlerini almalarına katkı sağlanacaktır, Önce insan önce eğitim parolasının olmazsa olmazı; sevgi, saygı, sabır ve şefkattir. Biz buna inanıyoruz” dedi. Koç; “Nerede ve hangi durumda olursa olsun, sevgi, saygı, sabır ve hoşgörüyü ilke edinerek engelli bireylerimize ulaşıp, onlarda önce milli, manevi ve insani değerlerin gelişmesini sağlamak, ardından da onlarda özgüven duygusunu oluşturmak ve onlarında sosyal hayat içindeki yerlerini almalarını vesile olan bir kurum olmak” diye konuştu. Eğitim alanlarının ne olduğunu dile getiren Koç; “Dil ve Konuşma Güçlüğü, Otizm Spektrum Bozukluğu, MentalRetardasyon, Gelişimsel Problemler, Down Sendromu, İşitme Güçlüğü olanlara yardım ediyoruz. Yaygın Gelişimsel Bozukluk sosyalleşme ve iletişim gibi çoklu temel fonksiyonların gelişmesinde gecikmeleri de içeren bir spektrum bozukluğudur. Erken çocukluk döneminde başlayıp, sosyal etkileşim, dil gelişimi ve davranış alanlarında yetersizliklere sahip olma durumudur. Davranış sorunları, yineleyici, sınırlı ilgi ve davranışları kapsamaktadır. Bu durumlar ise gelişimin birçok alanını etkileyerek kalıcı ve süreğen işlev bozukluklarına yol açabilmektedir” dedi. Özgüven Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi’nin eğitim merkezinin verdiği bilgilere göre: DİL ve KONUŞMA GÜÇLÜĞÜ: İletişimin sözel altyapısını oluşturan konuşmada yaşanabilecek aksaklıklar ve düzensizlikler nedeniyle sahip olduğumuz en büyük etkileşim aracında yaşanabilecek güçlüklerin hem bireyin kendisinde hem de sosyal uyumunun olumsuz yönde etkilenmesi durumuna genel olarak dil ve konuşma güçlüğü denir. UZAY TERAPİ: Uzay terapisi fizik tedavi ve rehabilitasyon alanında son yıllarda geliştirilen ve Serebralpalsi başta olmak üzere bir çok nörolojik hastalıkta kullanılan tedavi metodudur. DUYU BÜTÜNLEME: Duyu Bütünleme Bozukluğu, duyular ile algılanan uyaranların sinir sistemi tarafından normal şekilde yorumlanamaması durumudur. Duyu Bütünleme Bozukluğu‘nun belirtileri her çocukta farklı olabileceği gibi her çocukta görebileceğimiz ortak belirtileri de vardır. ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ: Öğrenme güçlüğü (disleksi), bir çocuğun zekası normal yada normalin üstünde olmasına rağmen dinleme, düşünme, anlama, kendini ifade etme, okuma-yazma veya matematik becerilerinde yaşıtlarına ve zekasına oranla düşük başarı göstermesidir.. DİKKAT VE HİPERAKTİVİTE: Dürtülerin kontrol edilmesinde yaşanan güçlükten ileri gelir ve istemsizce yapılan davranışları kapsar. Başka bir deyişle çocuklarımızın yaşına ve gelişim düzeyine uygun olmayan tehlike doğurabilecek aşırı hareketlilik, ataklık (dürtüsellik) ve dikkat eksikliği belirtileriyle ortaya çıkan bir hastalıktır. DİL ve KONUŞMA GÜÇLÜĞÜ: Dil ve Konuşma Güçlüğü Olan Çocuklar. Konuşmanın akışında, ritminde, tizliğinde, vurgularında, ses birimlerinin çıkarılışında, artikülasyonunda, anlamında bozukluğu bulunan bireydir. Dil ve konuşma güçlüğü; bireyler arası sözel iletişimde herhangi bir nedenle ve herhangi bir boyutta ortaya çıkan aksaklık ve düzensizliktir. Nasıl Fark Edilir? Sesleri atlarlar ya da düşürürler. Örneğin; “kapı” yerine “apı”Kelimenin yanına aynı sesi ya da farklı bir sesi ekleyip çıkarabilirler. Örneğin; “saat” yerine “sahat” Kelime içindeki bir sesi farklı bir ses ekleyerek çıkartarak söyleyebilirler. Örneğin; “araba” yerine “ayaba” Sesleri uzatabilirler. Örneği; “a-a-a-amca” Kelime ve heceleri tekrar edebilirler. Örneğin; “o-ol-maz”Konuşurken istenmeyen jest ve mimikleri kullanabilirler. Kelimeleri değişik şekilde vurgulayabilirler. Konuşmaları kısıtlı ve sözcük dağarcıkları sınırlı olabilir.İsteklerini ve duygularını nesnelere vurarak, çarparak gösterebilirler.Konuşma sesi gür ya da zayıf çıkabilir.Ses tonları farklı olabilir.İsteklerini anlatmak yerine jest, mimik ya da başka türlü işaretleri kullanabilirler.Konuşma sesi tiz ya da pes çıkabilir. OTİZM SPEKTRUM BOZUKLUĞU NEDİR?: Otizm spektrum bozukluğu (OSB) toplum içerisinde algılandığının aksine oldukça farklı bir tanıma sahiptir. Bu bozukluk aslında psikolojik durum spektrumu veya nöro gelişimsel bir bozukluk olarak değerlendirilebilir. Doğuştan gelen otizm spektrum bozukluğunda, sosyal ilişkilerde ve iletişim kurmada yaşanan sıkıntılar en belirgin etkiler olarak kabul edilir. OSB’ye sahip bireylerde ilgi duyulan alanlar sınırlıdır ve bunun yanında kendini yineleyen davranışlar ve hareketler sıklıkla görülür. Otizm spektrum bozukluğu belirtileri hemen ortaya çıkmaz. Belli bir yaştan sonra daha çok belirginleşmektedir. Özellikle 3 yaşından sonra çocuklarda daha belirgin olarak sıkıntılar gözlenmeye başlar. 3 yaşındaki çocukların genel olarak belirli bir gelişim süreci vardır. İstisnalar dışında otizme sahip çocuklar bu gelişim sürecini geriden izlemektedirler. Çoğu ailede aynı yaş grubundaki çocuklar ile kendi çocuklarının durumunu karşılaştırdıklarında otizmden şüphelenmelerini gerektirecek bulgulara ulaşabilirler. Bu gibi durumlarda otizmin belirtilerinin bilinmesi, çocuğun bu doğrultuda gözlemlenmesi ve bir uzmandan yardım alınması çok önemlidir. MENTAL RETARDASYON: Zeka geriliğini tanımlamak çoğu zaman sorun olmuştur. Bunun nedeni bilim adamlarının zekayı tam olarak neyin oluşturduğu konusunda halen fikir birliğine varamamalarıdır. uzmanların çoğu “bilişsel yetenek” olarak düşünürken, bazıları da “gerçek yaşamda karşılaşılan sorunları çözme” şeklinde tanımlamaktadır. Zeka, “amaca yönelik uyumsal davranış” olarak da açıklanabilir. Son yıllarda bilişsel zekadan ayrı olarak sosyal zeka ve bunun alt kümesi olan duygusal zeka kavramlarının da ileri sürülmesi tanımlamayı daha karmaşık hale getirmiştir. Günümüzde zeka hem bilişsel yetenek hem de toplumsal uyum ölçütlerini kapsayacakşekilde tarif edilmektedir. Çalışmamızda zeka geriliği anlamında “zeka yetersizliği”, “zeka özür “, “normal alt zeka”, “oligofreni” ve yakın zamanda “gelişimsel engellilik” ve “gelişimsel gecikme” gibi terimler kullanılmaktadır. A.B.D.’de 1970’den beri kullanılan “gelişimsel Özürlülük” (developmentaldisability) terimi ise, zeka geriliği, serebralpalsi, otizm ve zeka geriliği ile yakından ilişkisi olan diğer nörolojik bozukluklar gibi ileri derecede ve süregen zihinsel ve fiziksel bozuklukları tanımlamak için kullanılmaktadır. Amerikan Zeka Yetersizliği Birliği (AmericanAssociation on MentalDeficiency, AAMD)’nin zeka geriliği için yaptığı tanımlamaya göre, zeka geriliği; gelişim döneminde meydana gelen, uyumsal davranıştaki bozukluklarla birlikte bulunan ortalamanın altındaki zeka işlevidir. Bu tanım zeka geriliğinde, şimdiki uyum sorununu ve işlevsellikteki sınırlılğı şart koşar. Ortalamanın altındaki zeka işlevi ile birlikte iletişimde, kendine bakımda, evdeki yaşamda, toplumsal yeteneklerde ve toplumsal yararlılıkta, kendini yönlendirmede, sağlığı korumada, akademik işlevsellikte ve çalışma alanında iki veya daha fazla bozukluğun olması öngörülür.MentalRetardasyon, Bireylerde zeka geriliğini saptamak için yapılan epidemiyolojik çalışmalarda standartlar belirlenmiştir ve istatistiksel modele dayanan psikometrik ölçümler kullanılmaktadır. Zeka geriliği tanısı için genellikle kabul edilen kesme noktası, ortalamanın 2 standart sapma altındaki zeka bölümü (IntelligenceQuotient, IQ)dır. Bu değer 70 zeka puanının altını ifade eder. GELİŞİMSEL PROBLEMLER: Özellikle konuşma gerilikleri bu dönem sık karşılaşılan sorunlardandır. Konuşmasının akranlarına göre geç başlaması, konuşma akıcılığının ve içeriğinin geride kalması ailelerin en sık dikkatini çeken gelişimsel problemlerdir. Konuşma geriliği ile getirilen bir çocukta bu durum hafif bir gelişimsel gecikmenin yansıması olabileceği gibi, Otizm gibi önemli bir nörogelişimsel bozukluğun ilk belirtisi olabilir. Çocuğun konuşma geriliğinin yanında göz teması kurmaması, ismini seslendiğinizde hemen bir tepki vermemesi, kendi dünyasında yaşıyor gibi görünmesi, akranlarına ve diğer insanlara ilgi göstermemesi, el çırpma ya da kanat çırpma gibi tekrarlayıcı hareketler yapması otizmden şüphelenmemize sebep olan belirtilerden en önemlileridir. Böyle bir şüphenin varlığı durumunda vakit kaybedilmeden doktora başvurulması, gerekli değerlendirmelerin yapılması ve tanı konması durumunda tedavinin erken dönemde başlaması çocuk açısından son derece önemlidir. DOWN SENDROMU: Genetik düzensizlik sonucu 21. kromozom çiftinde fazladan bir kromozomun bulunması ve bu durum sonucunda ortaya çıkacak olan genetik bir farklılıktır. Tanımı daha da basite indirgemek gerekir ise, sağlıklı insanların kromozom sayısı 46 iken downsendromlu bireylerde bu durum 21. kromozom çiftinden dolayı 47 kromozom olmaktadır. Bu fazladan bir kromozom ise sendroma yakalanan insanlarda zihinsel ve fiziksel birtakım sorunlara yol açmaktadır. Genetik bir düzensizliğin sonucunda oluşan downsendromuhasatalığı maalesef ki ömür boyu devam etmektedir. Yani günümüzde bilinen bir tedavisi bulunmamaktadır. DOWN SENDROMU HASTALIĞININ SEBEPLERİ: Downsendromu hastalığı ve tedavisi ile ilgili uzun yıllar boyunca araştırmalar yapılmış ve bu sendromun sebeplerine ulaşılmaya çalışılmıştır. Ancak günümüzde sendroma sebep olarak bilinen tek etken hamilelik yaşıdır. 35 yaş üstü hamileliklerde downsendromu riski daha da artmaktadır. Hamilelik döneminde yapılan testler ile birlikte erken teşhis de bulunabilir ki downsendromunda erken teşhis oldukça önemlidir. Hamilelik sırasında anne adayından alınan kan örneği ile yapılıyor olan bu testler sayesinde sorunlu veya sorunsuz bir hamilelik dönemi geçirildiği anlaşılabilir. Eğer erken teşhis ile bebeğinize bir tanı konulduysa doğum sonrasında nasıl adımlar izlenmesi gerektiği ile ilgili bir yol haritası da çizilebilir. DOWN SENDROMU ORTAK ÖZELLİKLERİ: Öncelikli olarak unutulmaması gereken şey bu sendromun zihinsel ve fiziksel sorunlara sebep olduğudur. Yani sendroma yakalanan bir bireyin duygusal açıdan bir eksikliği yoktur. Down sendromlu bireyler de sinirlenebilir, aşık olabilir, mutlu veya mutsuz olabilir veya cinsel istekleri olabilir. Yani bu sendrom duyguları etkilememektedir. Yalnızca fiziksel ve zihinsel etkileri bulunmaktadır. Downsendromlu bireylerde görülen bazı fizikler özellikler ise, gözlerde hafif bir çekiklik, kısa parmaklar, basık bir burun, avuç içlerinde görülen tek çizgi veya kalın bir ensedir. Downsendromu hastalığı ile birlikte -istisnalar dışında- çocuklar yaşıtlarına göre daha yavaş büyümektedirler. Zihinsel olarak gelişimleri de daha yavaş olmaktadır. Bu geriden gelme durumu ileri ki yaşlarda daha da belirgin olsa da erken teşhis ve doğru tedavi ile birlikte sendroma yakalanan kişiler de topluma kazandırılabilir. Bu sebeple hamile anne adaylarının test yaptırmaları oldukça önemlidir. Ayrıca ailelerin bu konuda daha bilinçli olmaları ve doğru eğitimlerle çocuklarını yetiştirmeleri büyük bir öneme sahiptir. İŞİTME GÜÇLÜĞÜ: İşitme kaybı; işitme hassasiyetindeki azalma, etraftaki sesleri algılamakta güçlük çekme, kulakta çınlama veya vızıldama gibi seslerin duyulması işitme kaybı olarak tanımlanmaktadır. İşitme hassasiyetinde azalma demek illa işitme eşiklerinin kötüleşmesi demek değildir. İşitme eşikleri normal olsada anlama sorunlarının olması işitme hassasiyetinde azalma olduğu anlamına gelebilir. İşitme kaybı varsa genellikle bahsedilen üç konu olacaktır. Bunlar işitme kaybının tipi, işitme kaybının derecesi ve işitme kaybının konfigürasyonudur (yani hangi frekansları etkilediği).Periferik işitme sistemini ilgilendiren işitme kaybında üç tip işitme kaybı karşımıza çıkar. Bunlar iletim tipi işitme kaybı, sensörinöral tip işitme kaybı ve karma tip işitme kaybıdır. Merkezi işitme sistemini ilgilendiren durumlarda ise sesi duymaktan çok işitilen seslerin anlamlandırılması ile ilgili problemler ağırlıklı olup buna merkezi işitsel işlemleme bozukluğu denilmektedir. Haber: Pervin BÖLÜKBAŞI

YorumlarBu habere hiç yorum yapılmamış     'İLK YORUMU SEN YAP'

Adınız Soyadınız:

E-Postanız:

Yorumunuz:

5 + 3 = ?