BUGÜN TÜRKÇE’NİN “DİL BAYRAMI”
Değerli okurum!
Bakınca hemen başlığa,
sanki, demekte ki kiminiz:
“Yahu memlekette bunca dert,
bunca sorun varken, insanlar
can derdinde, memleket-millet,
derin mi derin endişe içinde.
Ekonomide, işsizlikte, gelirde,
vatandaş bir çıkmaz içinde.
Kimse önünü görememekte.
Bütün bu olup bitenlerin sonu,
böyle nasıl, nereye gitmekte?
Kaygılar içinde izlenmekte.
Bu durumda ve koşullarda,
‘Dil Bayramı’ konusu da,
nereden çıktı bu da!”
diyerek iç geçirdiğinizi
duyar gibiyim; lakin
hak vereceğinizin
inancı içindeyim.
Neyse, ben en başından,
Türkçemizi sevenlerin,
‘Türkçem, ses bayrağım’
diye duyup düşünenlerin,
‘26 Eylül Dil Bayramı’nı,
Birçok kaygımla birlikte,
endişelerimin eşliğinde;
sağlam Türkçe bilinciyle,
kutlarım, Türkçe sevgimle.
Elbet bütün diller değerlidir,
bütün diller elbet güzeldir.
Türkçe de bu güzel dillerin,
en güzel seslilerindendir.
Türkçe için ilk defa tarihte,
Karamanoğlu Mehmet Bey,
ferman yayınlar 1277’de.
Ve de şöyle seslenmekte:
“Bundan böyle hiç kimse,
divanda ve dergahta,
mecliste ve meydanda,
başka dil konuşmaya,
Türkçe’den başka.”
Bu tarihten tam 655 yıl sonra,
aynı inanç ve kararlılık içinde,
ulusal kurtuluş savaşımız ile,
bağımsızlığımız elde edilince,
Cumhuriyetimizle birlikte,
daha birçok devrimlerle,
sıra gelir Türkçe’ye de.
Önce 1 Kasım 1928’de,
Büyük Harf Devrimi’yle;
sonra Dil Devrimi 1932’de.
İlk kez Türk Dil Kurultayı
toplanır 26 Eylül 1932’de,
Atatürk’ün önderliğinde,
kendisinin kurdurttuğu,
Türk Dil Kurumu ile…
Dilimiz Türkçe’nin de,
ülkemiz gibi bağımsız
bir dil olması amacı ile…
O günlerde, günlük gazetelerde,
Dil Devrimi yapılmazdan önce,
yüz sözcükten 90’ı Türkçe değil,
yabancı dillerdendir.
Sadece, kalan 10’u Türkçe iken;
bugün artık tam tersi düzeyde.
Dil Devrimi’nin başarısıdır bu,
kimileri görmek istemese de!
Hatta göremese kimileri de!
Ve o günlerden bugünlere,
bütün engellemeleri aşarak
Dil Devrimimiz nasıl sürüp
geldiyse sevenlerinin dilinde,
devrimin büyük gücüyle…
Her ne kadar bilerek ya da
bilmeyerek kimileri Türkçe
duyarlılığından, bilincinden
uzak davranıp, “merasim”
demekte ısrar edebilmekte!
“Tören”i ya bilmemekte,
ya da dilini sevmemekte!
Türkçenin Dil Devrimi,
sürecektir elbet, ilelebet,
sürecektir Cumhuriyetle!
Ziya Gökalp’in sözleriyle:
“Bir ülke ki camiinde Türkçe
dua okunur.
Köylü anlar manasını duanın.
Bir ülke ki mektebinde Türkçe
Kur’an okunur.
Küçük büyük herkes bilir
buyruğunu Hüda’nın.”
Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyeti’nde,
bağımsız, çağdaş Türkiye idealimizle,
Yunus Emre ve Nazım Hikmetlerimizle,
Fazıl Hüsnü Dağlarca, Sabahattin Ali,
Yaşar Kemal ve nice yazar-şairimizle,
Dil Bayramı’nda Türkçe bilincimizle,
sürecektir elbet ve devam edecektir;
ne kadar engel olmak istenilse de!
Yaşasın Türkçe’nin Dil Bayramı.
Türkçem benim, ses bayrağım.
YAVUZ CEMİL YAVUZ