Namaz Vakitleri
Görüntülenen Şehir:   Loading
Puan Durumu Loading
Gazeteler
  • Akşam Gazetesi
  • Bir Gün Gazetesi
  • Bugün Gazetesi
  • Cumhuriyet Gazetesi
  • Dünya Gazetesi
  • Fanatik Gazetesi
  • Fotomaç Gazetesi
  • Güneş Gazetesi
  • Haber Türk Gazetesi
  • Hürriyet Gazetesi
  • Millî Gazete
  • Milliyet Gazetesi
  • Posta Gazetesi
  • Radikal Gazetesi
  • Sabah Gazetesi
  • Sözcü Gazetesi
  • Star Gazetesi
  • Takvim Gazetesi
  • Taraf Gazetesi
  • Türkiye Gazetesi
  • Vatan Gazetesi
  • Yeni Akit Gazetesi
  • Yeni Asta Gazetesi
  • Yeni Şafak Gazetesi
  • Zaman Gazetesi

EMİRDAĞLARINA KARA GİDELİM Mİ?

Bu haber 663 kere okunmuş. 25/09/2020

Emirdağına yola çıktığımda yıl 1971.

Stajyerliğim henüz kalkmış acemi bir öğretmenim. 20 yaşın heyecanı ile bozkırın orta yeri diye bildiğim Emirdağ.

Dörtyol diye adlandırılan yerden Eskişerir yolundan sağa doğru Afyon yolu gider. Soldan Ankara yolu. Eskişehir yolundan doğrudan sağa sola sapmadan az gittiğinizde karşınıza çıkar Emirdağ.

Gece gelirken Yıldıztepe denilen yerde durup aşağıya bakarsanız, bir gerdanlık gibi ışıl ışıldır Emirdağ.

Eş durumundan atandığım Emirdağ.

Kulaktan dolma bilgilerle gidiyorum.

Babam İlköğretim müfettişi olan bir arkadaşının Emirdağlı olduğunu söylemişti. Ama adını aklımda tutamamıştım.

Suvermez Köyü İlkokulu öğretmeni ben.

Daha sonra Karaağaç Köyü İlkokulu öğretmeni ve müdürüyüm.

En son Emirdağ Merkez İnkılap İlkokulu öğretmeniyim.

Emirdağ'da 6 yıl eğleşiyorum, Emirdağlı komşum Elif hanımın dediği gibi.

***************

Emirdağ pazarı Salı günü kuruluyor. İlk kez pazara çıkıyorum.

Ağustos sıcağı yakıp kavuruyor. Ama, gece olunca dışarıda hırkasız duranı alkışlarım. Tam bir karasal iklim.

Pazarda Suvermez Köyü'nü bilen var mı diye soruyorum yoğurt satan bir teyzeye.

- Ben Suermezliyim diyor.

Suermez !.

- Yerel şive ile demek ki böyle söyleniyor Suvermez.

- Nedicin sen Suermezi?

- Ben oraya tayin oldum. Öğretmenim.

- Ellaham delirmişler. Gııı senden örtmen mi oldu şimcik.

- Evet ben bu sene ikinci yılımı çalışacağım. Öğretmen olduğuma neden inanmıyorsun a teyzem.

Çok güldü, tekrar tekrar baktı yüzüme.

- Benim evim okula yakın. Okul açılınca gelip bakcem bakam sen vamısın yok musun?

Karşılıklı gülüştük. Ben senin yoğurdundan alacağım ama yoğurdu koyacak kabım yok. İlk kez çıkıyorum pazara. Nasıl yapalım?

- Aniii gııı örtmen gızım, sen hiç bilmiyon burları dimek.

- Hııı bilmiyorum!.

- Şincik bu helkeyi alıp eve gidecen boşaltacan, sona bana geri getirecen. Ya da bi helke alacan, sapına bi ip bağlayacan. Senin helken olduğunu bilecen. Haftaya Salıya gelip yoğurdunu alacan.

- Tamam, anladım.

Yoğurt kabını ters çevirdi, bak dedi, benim yoğurdum hiç dökülmez, daş gibi tutar.

Yıllar süren dostluk böyle başladı Fatma teyze ile.

Altı yıl boyunca Emirdağ kendi doğup büyüdüğüm memleketim gibi oldu.

Türkmen kültürü ile yakından tanış olmanın keyfini yaşıyordum.

Evimin karşısındaki derenin diğer tarafı Abdalların daha yoğun yaşadığı mahalleydi.

***************

Suvermez Köyü İlkokulu benim unutulmaz anılarımda çok ayrı bir yeri olan "acemi öğretmene" adımın çıktığı evimdi.

Daha sonra, elimde mandolinimle yaptığım müzik dersleriyle "çalgıcı öğretmen" olmuştum.

Emirdağ türküleri o kadar içten ve duygu yüklüdür ki.

İnsanı alır götürür gider Emir Dağları'nın en yükseğine.

"Emir dağlarına kara gidelim.

Ayvadan usandık nara gidelim.

Buranın güzeli gönül eğlemez.

Gönül eğlenecek yere gidelim"

Emir Dağı adını, Emir Baba dedikleri kutsal bir Eren'den almış.

Şimdilerde, Emirdağlarına kara gideceğiz diye adına türküler yakılan Emir Dağını altın arayıcılar sarmış!.

Bizim topraklarımız altındaki altından daha değerlidir.

Emirdağlarımız, Kaz Dağlarımız evlat gibidir kıymayın, kıydırmayın!.

Emirdağ ülkemizin küçükbaş hayvancılıkta çok önemli bir merkezi. Tarımsal üretim vazgeçilmezi.

Emirdağ ilçesine bağlı Hisar köyü içerisinde yer alan Amorium Antik Kenti'nde, yapılan kazılarda Hitit, Frig, Yunan, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı olmak üzere 7 uygarlığın izlerine rastlandı.

Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Anadolu Üniversitesi (AÜ) iş birliğiyle 2013 yılında Prof. Dr. Zeliha Gökalp Demirel'in önderliğinde Amorium da tekrar başlayan kazılarda önemli bulgulara ulaşıldı.

"Aşağı Şehir" ile "Yukarı Şehir" olarak adlandırılan Amorium höyüğündeki kazılarda, büyük kilise, bazilika, Bizans hamamı, üzüm ezme havuzları ile Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine tarihlenen sikkeler, seramik fırınının yanı sıra çok sayıda farklı buluntular gün ışığına çıkarıldı.

"Bir çiftlik evine ait olduğunu düşündüğümüz tahıl ambarı bulduk" diyen Demirel, şöyle konuştu:

"Burada 11 pitos bir aradaydı ve ağızları harçla örülmüş bir kapakla kapalıydı. Bu da kazımızda, yerinde bulduğumuz malzeme olduğu için bizi çok sevindirdi. Kapakları açtığımızda ise pitosların içlerinin dolu olduğunu tespit ettik. Bunlar, inceleme yapılması için uzmanlarımız tarafından paketlenerek İstanbul'da laboratuvara gönderildi. Analiz sonuçları henüz elimize ulaşmadı ama pitosların içerisindeki malzemelerin büyük oranda buğday olduğunu düşünüyoruz ancak net yargıyı, analiz sonuçlarının ardından söyleyeceğiz."

Demirel, pitosların içerisinden çıkan tahılların ticari amaçlı kullanıldığını düşünmediklerini, büyük ihtimalle de çiftlikte yaşayanların ihtiyacını karşılayacak tahıllar odluğunu vurguladı.

Korunma sebebinin de ihtiyaçtan dolayı olduğunu aktaran Demirel, "Tahıllara ulaşabilmemizin olasılıkla büyük bir sebebi, çiftlik evinin mutfağının zemin katında olmasındaydı çünkü tahıl ambarının bir üst katında bir yıkım söz konusuydu. Bunun da 9. yüzyılda olduğunu düşünüyoruz. Olasılıkla da bir savaş veya yangından dolayı evin birinci katı yıkılıyor. Bunlar da deponun üzerine akıyor. Bir daha da kullanılmadığı için de hem pitoslara hem içerisindeki buğdaylara ulaşabildik. Şimdi bu buğdayları, laboratuvarda arkeobotanik uzmanımız çalışıyor. Onun çalışması sonucu daha net bir açıklama yapacağız."

Demirel, antik kentte daha önceki yıllardaki kazılarda da buğday öğütmek için daire şeklinde, içerisi boş değirmenler ile mermer kapların da tespit edildiğini kaydetti.

Amorium höyüğündeki Aşağı Şehir'de, alanın 6 ila 9. yüzyılın ortalarına kadar yerleşim gördüğünü belirten Demirel, "Dolayısıyla bu pitosların formları ile diğer buluntulardan belli olduğu kadar aslında alan 9. yüzyıla tarihleniyor. Bu da Bizans dönemi yani. Bu buluntular, Amorium'un sosyo-kültürel yapısını özgün haliyle sunması açısından önemli olduğunu kanıtlıyor.

FATMA ZEHRA KÖSELEY

YorumlarBu habere hiç yorum yapılmamış     'İLK YORUMU SEN YAP'

Adınız Soyadınız:

E-Postanız:

Yorumunuz:

4 + 6 = ?