- Anasayfa
- Mehmet Çağ
NORMALLEŞME VE KREŞLERİN AÇILMASI
Corona ile birlikte kreşlerin kapanması ve çocukların aileleri ile birlikte evde kalmaları onlar için çok büyük şok olmazken, kreşlerin ve bakım merkezlerinin açılarak çocukların geçiş aşaması olmadan kreşlere gönderilmesinin çocuklara bir şok yaşatma ihtimali bulunmaktadır.
Özellikle söz konusu kreş çağı çocukları olduğunda her zaman dış yaşamdaki faaliyetlere ve etkinliklere katılımın bir geçiş aşamasından sonra olması gerekir. Çocuğun kendini güvende hissettiği kişilerden ve ortamdan ani bir şekilde ayrılmak zorunda kalması ve çocuğun kendini buna hazırlama imkanı bulamaması çocuklarda kaygı uyandırmaktadır. Ayrıca kreşlerde çocukların birbirleri ile daha az temasa geçebilecek olmaları, gün içinde aralıklarla ateş ölçümlerinin olması, çocukların daha çok ellerini ve yüzlerini yıkamak zorunda bırakılmaları, dezenfektan sıkılması, arkadaşları ile aralarında mesafelerin bulunması konusunda uyarılmaları, çocukların kendilerini kötü hissetmesine ve kendilerine yönelik suçluluk duymalarına da sebebiyet verebileceği unutulmamalıdır. Bu işlemlerin çocuklar için kaygı ve korku verici olabilme ihtimali oldukça yüksektir çünkü; çocuk bu yaşanılanları anlamlandırmakta güçlük yaşayacaktır. Çocukların kendi aralarında ailelerinden duydukları korona hakkındaki korkutucu hikayeleri birbirleri ile paylaşmaları, başlarındaki öğretmenlerin bu konu hakkında konuşmaları yada çocukları dikkatli olmaları konusundaki sürekli uyarmaları da çocuklarda kaygı, korku ve endişe sorunları yaşama ihtimalini daha da arttırmaktadır. Normalleşme elbette olmak zorundadırfakat; söz konusu çocuklar olduğunda bu konu biraz daha zamana yayılabilir ve daha pedagojik yaklaşılabilirdi. Bu konuda neler yapılabileceği ile ilgili birkaç örnek verebilirim. Örneğin; ‘‘Kurum sahiplerine daha önceden bilgilendirmede bulunulabilirdi böylelikle kurumlar sağlıklı bir şekilde fiziksel şartlarını olgunlaştırabilir, öğretmenlerini ve kendilerini hem mentalhemde ruhsal açıdan hazırlayabilirlerdi. Çocukların kontrollü bir şekilde oryantasyon eğitimine tutularak süreci anlamlandırmaları sağlanabilirdi. Bu hususta uzmanlardan sürecin çocuklara nasıl anlatılması gerektiği konusunda yardım alınabilirdi. Ailelerin çocuklarını mental olarak kreşe hazırlamaları için bilgilendirmeler sağlanabilirdi. Kurumda uygulanacak prosedürlerin sebepleri oyunlarla somutlaştırılarak çocuklara aktarılabilir ve çocukların bu uygulamaları anlamlandırmaları sağlanabilirdi’’.
Her defasında söylediğimiz ‘‘Çocuk demek gelecek demek’’ cümlesini, sadece sözde bırakmayıp uygulamaya da dökebilir ve geleceğimize karşı bu kadar özensiz davranmayabilirdik.
MEHMET ÇAĞ
PSİKOLOG