Namaz Vakitleri
Görüntülenen Şehir:   Loading
Puan Durumu Loading
Gazeteler
  • Akşam Gazetesi
  • Bir Gün Gazetesi
  • Bugün Gazetesi
  • Cumhuriyet Gazetesi
  • Dünya Gazetesi
  • Fanatik Gazetesi
  • Fotomaç Gazetesi
  • Güneş Gazetesi
  • Haber Türk Gazetesi
  • Hürriyet Gazetesi
  • Millî Gazete
  • Milliyet Gazetesi
  • Posta Gazetesi
  • Radikal Gazetesi
  • Sabah Gazetesi
  • Sözcü Gazetesi
  • Star Gazetesi
  • Takvim Gazetesi
  • Taraf Gazetesi
  • Türkiye Gazetesi
  • Vatan Gazetesi
  • Yeni Akit Gazetesi
  • Yeni Asta Gazetesi
  • Yeni Şafak Gazetesi
  • Zaman Gazetesi

Sabiha Tansuğ / 50 Kuruş Resmi

Bu haber 4899 kere okunmuş. 04/06/2020

 

Sabiha Tansuğ hanımın muhteşem başarısını yayınlamasam olmazdı. Türk Kültürü'ne verdiği emeğin bilinmesi için biraz vicdanlı olmak yeterdi. Vicdanım, bu yazıyı gör ve yayınla dedi. Sabia Tansuğ hanımın muhteşem başarı öyküsünden Körfez Star gazetesi okurlarının da haberi olsun istedim.  Anadolu / Türk Kültürünün yaşatılması için yılların emeğini görmezden gelmek, Türk Kültürüne ihanet olacaktı.

Değerlerimizin kaybolmaması için , bir küçük emek de siz okurlarımın vermesi dileğimdir.

Keşke hepimiz köklerimize ve kültürümüze Sabiha Tansuğ hanımın yarısı kadar sahip çıkabilseydik.

Sabiha Tansuğ hanıma ve bu yazıyı kaleme alana sonsuz teşekkürler.

İyi çarşambalar.

Avucumuzda sıkı sıkı tutarken ısıttığımız, simit ya da gazoz karşılığı cam tezgahın üzerine bırakıverdiğimiz demir paralardan birinde onun yüzünün çizgileri vardı. Devlet adamı ya da tanınmış bir kişi olmaksızın, Cumhuriyet tarihimizde bir paraya resmi basılan ilk kişi, ilk kadındı.

Kalkık, biçimli bir burun, sivrice, küçük bir çene ve başında nefis bir Anadolu başlığı.. İsmi Sabiha idi..

Gümülcine‘de doğmuş, ailesiyle birlikte 1941’de Türkiye’ye göç etmişti. Çocukluğu Ege’nin şirin ilçelerinde geçti. İlkokul birinci sınıfta, 23 Nisan töreni için annesinin giydirdiği ‘eğribaş’ adlı gelin başlığı aklını başından aldı. Göztepe Kız Sanat Enstitüsü‘nde okurken şapkalar yapıp satar, Kemeraltı’nda satılan taş kuklalara Anadolu giysilerinden esinlenerek giysiler dikerdi.

1963’te çıktığı Avrupa gezisinde gördüğü kostüm müzelerinden çok etkilendi. “Tek bir Anadolu köyü kocaman müze olur” diye düşündü.

1964’te İstanbul’daki Piyer Loti tepesinde eski Türk kahvelerine benzer şekilde bir dekorasyon çalışmasıyla Piyer Loti Kahvesi’ni açtı. O dönemde kahve, başta sanatçılar, gazeteciler, yazarlar olmak üzere tüm İstanbul’un adeta akınına uğradı. Öyle ki, bir gün önceden randevu verilmeye başlandı.

1965’te gazeteci Haluk Tansuğ ile evlendi. Bodrum’a giderken bindikleri otobüs Milas’ta bozuldu. Tamiratı beklerken çevreyi dolaşmaya başladılar.

Birinci sınıfta giyip unutamadığı “eğribaş” gelin başını burada bulunca deliye döndü. Başlığı 35 TL’ye satın aldı. O günden sonra değişik yörelerde gördüğü başlıkları alıp biriktirmeye başladı.

1968’de Galatasaray Yapı Kredi Bankası’nda “Anadolu Kadın Başlıkları” adlı ilk sergisini açtı.

O zamanki Darphane Müdürü Sait Tanaçan, “Bu başlıklardan biriyle fotoğrafınızı alıp madeni paralarımızdan birine basmak istiyorum. İzin verir misiniz?” deyince sevinerek kabul etti.

‘Ankara gelin başlığı’yla fotoğrafı çekildi. Karşılığında hiçbir talebinin olmayacağına ilişkin bir kağıt imzaladı.

O yıllarda çıkan demir 50 kuruşların üzerinde artık onun yüzü vardı. Böylece halk içerisinden madeni paraya resmi basılan ilk kişi oldu. Böyle bir şey dünyada ilkti!

Sergi, önce Japonya’ya sonra Paris’e götürüldü. Çok büyük ilgi ve beğeni topladı, hatta Japonya’da eşiyle birlikte İmparator nezdinde ağırlandı.

1974’te o güne dek topladığı başlıkların sergileneceği bir müze açılması için devlete başvurdu.

Zamanın Kültür Bakanı talebine şöyle karşılık verdi: “Tut bir kamyon, götür onları Topkapı’ya teslim et.” Bu benzersiz koleksiyona devletin ilgisi bu kadardı işte..

ysa sergi bir yıldır Avrupa’da kent kent geziyordu. Dönemin siyasi hayatının tanınmış isimlerinden Fahrettin Kerim Gökay ile bir öğle yemeğinde buluştuklarında sözü yine müze arzusuna getirdi.

Gökay siyasi kulislerde dolaşan sözü kendisine naklettiğinde kahroldu. Yetkililer ‘Biz bir kadına mı kaldık’ demişlerdi.

İki kitap ve 200’den fazla makale yazdığı suskunluk döneminde bir daha müze konusunu açmadı ama Şevket Süreyya Aydemir’in söylediklerini de hiç unutmadı: “Bu topraklarda deve dikeni yetişiyor, adam yetişmiyor, seni anlamazlar Sabiha kız.”

1980 yılına dek Anadolu başlıklarını toplamaya ve araştırmaya devam etti. Haziran 2007’de bu koleksiyonun en değerli 430 parçası hırsızlarca çalındı.

Sosyolojik ve antropolojik çalışmalara kaynaklık edecek bu eşsiz hazineyi gün ışığına çıkaramadan böyle talihsiz bir olayı yaşadığına çok üzüldü. Çocuğu dünyaya getirmiş ama kimseye gösterememişti.

2010 yılında İstanbul Kültür Başkenti seçildiğinde, oturduğu daireyi boşaltıp aynı cadde üzerinde kiraya çıktı. Burayı restore ederek sanatçıların ve dostlarının da yardımı ile modern bir müze haline getirdi.

Mecidiyeköy Ortaklar Caddesi’ndeki bir apartman dairesinin 7. katındaki müze, randevu alınarak geziliyor. Müze, Sabiha Tansuğ Sanat ve Kültür Evi adı altında, haftanın her günü saat 10.00 ve 20.00 saatleri arasında hizmet verirken, özelinde İstanbul’un genelinde tüm ülkenin inanılması güç mücadele öykülerinden birini bağrında saklamaya devam ediyor.

Gencecik yaşında bir demir paraya yüzünün basılması belki de tesadüf değildi Sabiha Tansuğ’un.

Kültürümüzü koruyup yaşatmaya çalışan, karşılığında oluşturduğu eşsiz hazineyi gelecek kuşaklara aktarmaktan başka bir şey beklemeyen bir kişinin, daha da talihsiz olanı bir kadının, bu ülkede başına ne geldiyse onun başına daha fazlası gelmemiştir mutlaka..

Demir paraya basılı yüz, gelecek yıllarda kendisine çok lazım olacak demir gibi bir iradenin, azmin ve mücadele gücünün habercisi olmuştur belki de.. Kim bilir.. 

 

FATMA ZEHRA KÖSELEY

YorumlarBu habere hiç yorum yapılmamış     'İLK YORUMU SEN YAP'

Adınız Soyadınız:

E-Postanız:

Yorumunuz:

3 + 7 = ?