- Anasayfa
- sevtap karagöz sönmez
TAKINTI, SIKINTI

İşte öyle bir şey, takıntı. Çiçeğe, böcüğe, sevgiliye, pabuca, kıyafete, TV. ye herşeye anacım herşeye. Takıntı yapmak mı istiyorsun sayısızca konu var evrende. Beğen beğendiğini seç bakalım.
Benim babam mesela BJK maçlarını seyrederse takımının yenileceğine inanmıştır. Bi kaç kez de harbiden babam izlemiş, Beşiktaş ta yenilmiştir. Eee tamam artık takıntın halini almasında ne olsun, her maçta babamdan aynı nağme ‘Yok kızım ben izlemem, yeniliriz sonra!’ Pekiiii, diyelim ne edelim başka, inanmış bi defa.
Bir başkası saçlarını hergün yıkamazsa kendini parazit gibi hisseder, yer kabuğunu delip içerisine girmek ister, kimse onu görmesin, sobelemesin diye bucak bucak silinir gözlerden, yok artık mı? Valla var, biliyorum ben (Kişi kendisinden bilirmiş işi).
Hani organiklik çok iyi çok hoş, kesinlikle olmalı, her şeyin organiği bulunmalı falan ama bazıları da bööö getiriyor insanın içine yahu. Mesela ‘Yalan Dünya’ dizisini izleyenler bilir, hani bir bölümde çiftimizin kızları var ‘Tubaa’ organik olmazsa, olmaz hezeyanlarıyla herkesi canından bezdirmişlerdi. O kadarı ‘Oooo Yoooo’ dedirttiriyor adama.
Televizyon olmalı her evde, kesinlikle katılıyorum. Onsuz ev saçsız kafaya benziyor hatta daha da beteri gözsüz kafaya benziyor ama onun da bir ayarı olmalı. 7/24 T.V başında, o diziden buna, şu reklamdan öbürüne, yemek programlarından özel hayat karıştırma programlarına insan kusar ya (Ayar, denge, acıcık uzaklaşma bi zahmet ya!)
İnternet alışverişi vallahi acayip bir kavram, tam takıntı, ‘Ay şunu da alayım!’ ‘Tüh benden önce almışlar!’ sabahlara kadar uyumamalar, başında sabahlamalar, beklemeler, ha bakalım aranmalar. Bir kendine gel bacım silkin, çık şu alışveriş batağından (Biri beni kurtarsın!!!).
Facebook, İnstagram twetter hastalık derecesinde takıntılık halleri. Bi yere mi gittik hadi çekelim yayınlayalım, Hadi şunu paylaşalım, bunu da paylaşalım, gel biraz da sosyalleşelim, bu mudur yani? Tam da budur abi…
Telefonsuz olamayız, dünyada yapamayız. Kendimizi çöpsüz üzüm, öksüz ve yetim Küçük Emrah gibi hissederiz. Ayyy nemiş o eskiler dumanla mı haberleşiyomuş bunlar, napıyomuş ki ? Nası buluşuyolamış? Olmazmışşşş, telefonsuz olamazmışşşş!!!
Takıntı işte safi sıkıntı, Allah rahatlık eyleye, takıntısız günlere gark eyleye. Amiin…
Sevtap Karagöz SÖNMEZ
sevtapkaragoz@gmail.com