- Anasayfa
- Fatma Zehra Köseley
UĞUR MUMCU, UĞURLAR OLSUN!...
“UĞUR MUMCU, UĞURLAR OLSUN!... dedik sonra sustuk!...”
Tarih 24 Ocak 1993.. Yer Ankara / Karlı sokak..
Karlı sokakta patlayan bombalı saldırıda yitirdik onu. Katillerinin hepsi vicdansızdı. O, Türkiye üzerinde oynanan emperyalist oyunları bir bir yazıyor, yapılan yolsuzlukların üstüne üstüne gidip, belgeleriyle kanıtlıyordu. Atatürk devrimcisiydi. Tam bağımsız Türkiye diyordu. Hukuk adamıydı. Hukuku savunur, haksızlığa karşı duruşu onun en önemli özelliğiydi. Askerlikte bile rahat vermediler. Asteğmen olacaktı. Sakıncalı piyade ve ER yaptılar. Ağrı / Patnos dağlarında sakıncalı piyade olarak asker arkadaşları onu çok sevdi. O da arkadaşlarını. Siirtli Maşallah Çavuşa selam söyledi, "Sakıncalı Piyade " kitabında... Uğurlar olsun dedik. Uğurladık. Yaşatamadık seni. Affetme bizi.
Kontağını çalıştırdığında, bedeni parçalandı. O arabası şimdi Eskişehir de vicdanlara düşen kor gibi duruyor. İbret olsun, insanlığını unutan hainlere ders olsun..
***************
Ortadoğu bataklığını Atatürk'ten sonra en doğru bilgilendirmeyi o yaptı. Biz ve dönemin siyasileri sadece yazıyı okudular. Algılayamadılar. Faşizmin hainliğini, emperyalizmin ahlaksızlığını yazdı durdu, sadece okudular..
Siyasetin çobanları okudu.
Solcu geçinen abiler okudular. Dinciler okudular.. Saygısızlar, kaygısızlar okudular.. Hiç anlamadılar yazılanların ne dediğini.. İşlerine gelmedi hiç birinin.. Çakı gibi Asteğmen olacaktı.. Sakıncalı piyade yaptık.. Yetmedi.. Paramparça yapıp öldürdük..!!! Tarih 24 Ocak 1993.. Yer Ankara / Karlı sokak.. Karlı sokakta patlayan bombalı saldırıda yitirdik onu. Katillerinin hepsi vicdansızdı. O, Türkiye üzerinde oynanan emperyalist oyunları bir bir yazıyor, yapılan yolsuzlukların üstüne üstüne gidip, belgeleriyle kanıtlıyordu. Atatürk devrimcisiydi. Tam bağımsız Türkiye diyordu. Hukuk adamıydı. Hukuku savunur, haksızlığa ve hukuksuzluğa karşı duruşu onun en önemli özelliğiydi. Askerlikte bile rahat vermediler. Asteğmen olacaktı.. Sakıncalı piyade ve ER yaptılar. Aşağıdaki köşe yazısı bize bir vasiyet gibi.. Uğur Mumcu'yu, hukuk adına verdiği mücadeleyi, Tam bağımsız Türkiye ve Atatürk devrimciliğini, Kuvayı Milliye ruhunu, emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı verdiği mücadeleyi unutmayın. Ölüme meydan okuyarak yazdıklarını yeniden okuyun; katledilmesini unutmayın emi!..
Aşağıdaki köşe yazısı bize bir vasiyet gibi.. Uğur Mumcu'yu, verdiği mücadeleyi, katledilmesini unutmayın emi.. Duayen gazeteci Uğur Mumcu'yu okuyun bir kez daha.. Ben susuyorum.. Anısına saygıyla.. Işıklarda uyusun.. Durağı uçmağ olsun.
********************
UĞUR MUMCU..
"Dağ gibi karayağız birer delikanlıydık,
Babamız sırtında yük taşıyarak getirirdi aşımızı, ekmeğimizi.
Arabalar şırıl şırıl ışıklarıyla caddelerden geçerken
bizler bir mumun ışığında bitirdik kitaplarımızı
kendimiz gibi yaşayan binlerce yoksulun yüreğini,
yüreğimizde yaşayarak katıldık o büyük kavgaya.
Ecelsiz öldürüldük
Dövüldük, vurulduk, asıldık...
Vurulduk ey halkım, unutma bizi
Yoksullugun bükemedigi bileklerimize, çelik kelepçeler takıldı.
İşkence hücrelerinde sabahladık kaç kez,
İsteseydik, diplomalarımızı mor binlikler getiren birer senet gibi kullanırdık.
Mimardık, mühendistik, doktorduk, avukattık.
Yazlık kışlık katlarimiz, arabalarımız olurdu.
Yüreğimiz işçiyle birlikte attı, köylüyle birlikte attı.
Yaşamımızın en güzel yıllarını, birer taze çiçek gibi verdik topluma.
Bizleri yok etmek istediler hep.
Öldürüldük ey halkım, unutma bizi.
Fidan gibi genç kızlardık; hayat, şakırdayan bir şelale gibi akardı göz bebeklerimizden.
Yirmi yaşında, yirmi bir yaşında, yirmi iki yaşında iskencecilerin acimasiz ellerine terkedildik.
Direndik küçücük yüreğimizle, direndik genç kızlık gururumuzla.
Tükürülesi suratlarına karşı bahar çiçekleri gibi,
taptaze inançlarimizi fırlattık boş birer eldiven gibi.
Utanmadılar insanlıklarından, utanmadılar erkekliklerinden.
Hücrelere atıldık ey halkım, unutma bizi.
Ölümcül hastaydık.
Bağırsaklarımız düğümlenmişti.
Hipokrat yemini etmis doktor kimlikli işkencecilerin elinde öldürüldük acımaksızın. Gelinliklerimizin ütüsü bozulmamıştı daha.
Cezaevlerine kilitlenmiş kocalarımızın taptaze duygularına, birer mezar taşı gibi savrulduk.
Vicdan sustu.
Hukuk sustu.
İnsanlık sustu.
Göz göre göre öldürüldük ey halkım, unutma bizi.
Öldürüldük ey halkım, unutma bizi.
Giresun'daki yoksul köylüler, sizin için öldük.
Ege'deki tütün işçileri, sizin için öldük.
Doğu'daki topraksız köylüler, sizin için öldük.
İstanbul'daki, Ankara'daki işçiler, sizin için öldük.
Adana'da, paramparça elleriyle, ak pamuk toplayan işçiler, sizin için öldük.
Vurulduk, asıldık, öldürüldük ey halkım, unutma bizi.
Bağımsızlık, Mustafa Kemal'den armağandı bize.
Emperyalizmin ahtapot kollarına teslim edilen ülkemizin bağımsızlığı için kan döktük sokaklara.
Mezar taşlarımıza basa basa, devleti yönetenler gizli emellerle,
başlarımızı ezmek, kanlarımızı emmek istediler.
Amerikan üsleri kaldırılsın dedik, sokak ortasında sorgusuz sualsiz vurdular.
Yirmi ikili yaşlarındaydık öldürüldüğümüzde, ey halkım, unutma bizi.
Yabancı petrol şirketlerine karşı devletimizi savunduk, komünist dediler.
Ülkemiz bağımsız değil dedik, kelepçeyle geldiler üstümüze.
Kurtuluş Savaşı'nda emperyalizme karşı dalgalandırdığımız bayrağımızı daha da dik tutabilmekti çabamız.
Bir kez dinlemediler bizi.
Bir kez anlamak istemediler.
Kanserdik; ölüm, her gün bir sinsi yılan gibi dolaşıyordu derilerimizde.
Uydurma davalarla kapattılar hücrelere.
Hastaydık.
Yurtdışına gitseydik kurtulurduk belki.
Bir buçuk yaşındaki kızlarımızı öksüz bırakmazdık.
Önce kolumuzu, omuz başından keserek, yurtseverlik borcumuzun diyeti olarak fırlattık attık önlerine.
Sonra da otuz iki yaşında bırakıp gittik bu dünyayı, ecelsiz.
Vurulduk ey halkım, unutma bizi.
Henüz çocukluğumuzu bile yaşamamıştık.
Bir kadın eline değmemişti ellerimiz.
Bir sevgiliden mektup bile almamıştık daha
Bir gece sabaha karşı, pranga vurulmus ellerimiz ve ayaklarımızla çıkarıldık idam sehpalarına.
Herkes tanıktır ki korkmadık. İçimiz titremedi hiç.
Mezar toprağı gibi taptaze,
Mezar taşı gibi dimdik boynumuzu uzattık yağlı kementlere.
Asıldık ey halkım, unutma bizi.
Bizi öldürenler, bizi asanlar, bizi sokak ortasında vuranlar,
ağabeyimiz, babamız yaşındaydılar.
Ya bu düzenin kirli çarklarına ortak olmuşlardı, ya da susmuşlardı bütün olan bitenlere.
ÖFKELERİNİ BİR GÜN BİLE KARŞISINDAKİLERE
BAĞIRMAMIŞ İNSANLARIN GÖZLERİ ÖNÜNDE ÖLDÜRÜLDÜK.
Hukuk adına, özgürlük adına, demokrasi adına.
Batı uygarlığı adına, bizleri bir şafak vakti ipe çektiler.
Korkmadan öldürüldük ey halkım, unutma bizi.
Korkmadan öldürüldük ey halkım, unutma bizi.
Bir gün mezarlarımızda güller açacak
Ey halkım, unutma bizi.
Bir gün sesimiz, hepinizin kulaklarında yankılanacak
Ey halkım unutma bizi.
Özgürlüğe adanmış bir top çiçek gibiyiz
Şimdi hep birlikteyiz
Ey halkım, unutma bizi."
UĞUR MUMCU.
FATMA ZEHRA KÖSELEY