“ÇARE ELBETTE DEMOKRASİDE”
Ülkenin başında yaklaşık
20 yıldır, aralıksız aynı
iktidar var.
20 yılda 18 seçim yaptılar.
Her seçimi de kazandılar!
Ta ki 31 Mart 2019 yerel
seçimleri ve 22 Haziran’da
İstanbul büyükşehir ikinci
seçimleri…
Sonun başlangıcı oldu bu,
o günden beri.
Ancak ilk seçimlere kadar
daha süreleri var ve henüz
ülkenin başındalar.
Allah eksikliğini vermesin;
ellerinde olmayan ne var?
Fakat yaşamda her şeyin
bir sonu var.
Ne kadar uzun sürerse sürsün;
her iktidarın da bir sonu var.
Demokrasi, sasndık-eçim
bunun için var.
Peki bugün ülkede ne var?
Doğru yönetilemeyen azgın
bir kovit 19 salgını var.
Kapatılan, açılmayan işyerleri
var.
Bir tarafa hiç uygulanmayıp,
halka uygulanan kısıtlama var.
Başta ekonomik sorunlar var.
Üretimsizlik ve artan işsizlik var.
Ağır yokluk ve yoksulluk var.
Eğitimde, sağlıkta, tarımda,
dağ gibi biriken sorunlar var.
Toplumda da güvensizlik var.
Üstelik bütün bunların yanında,
toplumda durmadan arttırılan
gerilimler ve gerginlikler var.
İktidar kaynaklı kutuplaşma var.
Çok ağır demokrasi sorunu var.
Hak-hukuk-adalet sorunu var.
Hak arama ve düşünceyi ifade
etme hakkı, basın ve medya
özgürlüğü üzerinde çok ağır
baskılar, yaptırımlar var.
İçeride-dışarıda birikmiş
nice çok sorunlar var.
19 yıl öncesine göre
ne kadar çok fark var.
Bütün bu sorunları yanı sıra,
bir de olmazsa olmazlar var.
Asla vazgeçilemez olanlar var:
En başta Atatürk Cumhuriyeti,
laik demokrasi olmazsa olmaz.
Hukukun üstünlüğü ve hukuk devleti
olmazsa olmaz.
Güçler ayrılığı denilen yasama-yürütme,
yargı ayrılığı olmazsa olmaz.
Sosyal ve demokratik devlet olmazsa
hiç olmaz.
Mülkün-devletin temeli adalet olmazsa
asla olmaz.
Toplumun-yurttaşın en temel hakkı olan
hürriyet, olmazsa olmaz.
İnsanın temel hak ve özgürlükleri esas
olmazsa, hiç kimse canıyla, malıyla
güvende olamaz.
Hiç kimse mesut, bahtiyar olmaz.
Kimse geleceğinden umutlu ve
bugününde huzurlu olmaz.
Eğer bu ülkede iç barış kurulamazsa,
Hakkı yenilenler, hakkını alamazsa,
Eğer şu veya bu nedenle ayrımcılık,
kayırımcılık, dışlanmışlık kalkmazsa
millet huzur bulamaz.
En başta iktidar, kutuplaştırmacı
siyaset güderek, toplumu gerer,
bölerse; ayrımcılık, kayrımcılık
üzerinden devam ederse;
millet ve ülke kaybeder.
Yanlışlardan ders çıkarılmazsa,
Eğer siyasi partiler-seçim yasası
demokratikleştirilmezse; siyasi
ahlak yasası çıkmaz ve siyasetin
para kaynağı saydamlaşmazsa,
toplumda iç barış kurulamaz.
Eğer siyasetin rant için değil de
hizmet için olması sağlanamazsa;
Eğer din, inanç, etnisite, siyasette
oy avcılığından kurtarılamazsa;
Eğer siyaset devleti ele geçirmek
için değil de hizmet için yapılmazsa;
milletin birliği, ülkenin bütünlüğü
sağlam ve güçlü olarak kalamaz.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti,
ilelebet payidar kalamaz.
Eğer siyasete, takım taraftarlığı;
seçim sonuçlarına maç skoru gibi
bakılırsa, demokrasi kazanamaz.
Millet, memleket de kazanamaz.
Siyasetin tüm süreçleri, seçimler
serbest, demokratik, eşit ve adil
olmazsa asla olmaz.
Kısa vadede birileri kazansa da;
uzun vadede millet kazanamaz.
Hele sırf bunlar dile getirilmesin,
İfade edilmesin diye demokratik
hak ve özgürlükler baskılanırsa,
anlatım hakkı kısıtlanırsa,
hiç kimse kazanamaz.
Eğer toplum da yurttaş da,
aklını başına toplamazsa;
olup bitenlerden hiç ders
çıkarmaz, ibret de almazsa;
En başta iktidar, demokrasiyi
temel almazsa, seçimle gelip
seçimle gitmeye razı olmazsa;
Topluma hesap vermekten
yana olmazsa;
Eğer akıl, bilim rehber olmazsa,
Eğer bilimsel eğitim kurulmazsa,
Eğer çağdaş uygarlık hedef olmazsa,
Eğer parlamenter demokrasi olmazsa;
kim ne kazanırsa ve kazandığını sanırsa,
sonra başlarımızı taşlara vursak da,
belki birileri kendini kurtarsa da
millet olarak, birlikte batarız.
Galipmiş gibi olsa da birileri;
milletçe mağlup sayılırız!
Tek çare, elbette demokraside…
YAVUZ CEMİL YAVUZ