AK PARTİ BALIKESİR İL BAŞKANI MEHMET AYDEMİR’DEN BASIN AÇIKLAMASI

AK Parti Balıkesir İl Başkanı Mehmet Aydemir bir basın açıklaması yaptı. AK Parti Balıkesir İl Başkanı Mehmet Aydemir yaptığı basın açıklamasında, “Bugün Balıkesir’de siyaset kurumunun itibarını yerle bir eden, kamu vicdanını derinden yaralayan ve emekçilerin onurunu ayaklar altına alan çok vahim bir tabloyla karşı karşıyayız. Kamuoyuna yansıyan bir video ile ilgili olarak en baştan altını çizerek ifade ediyoruz: Ortada bir yalanlama yoktur. Ortada bir inkâr yoktur. Ortada “bu konuşmalar gerçek değildir” diyen tek bir CHP’li yetkili yoktur. CHP Balıkesir İl Başkanı Erden Köybaşı’nın yaptığı açıklama da bunu açıkça göstermektedir. Sayın Köybaşı, bu konuşmaların montaj olduğunu söylememiş, yalan olduğunu iddia etmemiş, aksine; “300 bin, 400 bin liradan bahsedilen, bunun parti işi gibi anlatıldığı bir konuşmayı dinlerken tüylerim diken diken oldu” “Bu işe kim bulaştıysa, neresinde olursa olsun bedelini ödeyecek” ifadelerini kullanarak konuşmaların varlığını ve vahametini kabul etmiştir. Bu çok nettir. Eğer bu konuşmalar gerçek dışı olsaydı; Eğer bu video montaj olsaydı; Eğer bu iddialar iftira olsaydı; yapılması gereken şey “tüylerim diken diken oldu” demek değil, açık ve net bir yalanlama yapmak olurdu. Ama yapılmamıştır. Çünkü videoya yansıyanlar, inkâr edilemeyecek kadar açık, net ve itiraf niteliğindedir. Bu konuşmalarda; CHP ‘li bir örgüt temsilcisinin bir vatandaşa belediyede işe girebilmek için 50.000 TL ödeme şartını şart koştuğu, Bu paranın Altıeylül İlçe Başkanı Hakan Keskin’e götürülüp vermesini, “Ben başkanı aradım, 50 bin TL ödemen karşılığında kabul etti” denilerek ilçe başkanının konunun bizzat içinde olduğu, Parayı ödemeyen çalışanın işten çıkarılmakla, sürgünle, tutanaklarla yıldırılmakla tehdit edildiği, “Bir günden bir güne bu partinin kapısından içeri giremezsin, hiçbirşey isteyemezsin” “Senin ipin bizim elimizde” gibi insan onurunu ayaklar altına alan ifadelerin kullanıldığı, “"Sen benim köylüm olduğuna dua et! Binlerce kişi kapıda, 300 bin, 500 bin lirayı hatta daha fazlasını ödemeye razı olanlar var” denilerek rüşvetin münferit değil, sistematik hale geldiğinin açıkça dile getirildiği, Belediyenin bir kamu kurumu gibi değil, “parti kanalıyla yürütülen bir yapı” anlayışıyla yönetildiğinin itiraf edildiği kamuoyunun gözü önündedir. Bu tablo şunu göstermektedir: Ortada bireysel bir hata değil, örgütlü bir ahlaksızlık, tekil bir suç değil, kurumsallaşmış bir rüşvet düzeni vardır. Buradan açıkça soruyoruz: “Bu işe kim bulaştıysa bedelini ödeyecek” demek yetmez. Bu sözlerin muhataplarına uygulanacak cezayı kamuoyuna açıkça açıklayın. Sorumluluğu soyutlaştırarak, suçu belirsizleştirerek adalet sağlanamaz. Biz bu şehirde şunu çok iyi biliyoruz: Bize gelip, “Başkanım gönlüm sizinle ama AK Parti üyeliğimi sildirmezsem, CHP’ye üye olmazsam beni işten çıkarırlar” diyerek helallik isteyen emekçiler, bu baskı düzeninin zaten canlı şahididir. Seçim öncesi belediye binalarına girip; “Kimse işinden olmayacak, kimsenin ekmeğiyle oynamayacağız” diyenlerin, seçimden hemen sonra yapmadıkları zulüm kalmamıştır. Bugün ortaya saçılan bu konuşmalar, buzdağının sadece görünen kısmıdır. CHP, yıllardır her fırsatta emeklinin, emekçinin, işçinin üzerinden siyaset yapmayı alışkanlık haline getirmiştir. Meydanlarda, kürsülerde ve ekranlarda “emek, alın teri, sosyal adalet” nutukları atanların; iş uygulamaya geldiğinde emekçiyi tehdit eden, ekmeğiyle şantaj yapan, işe girebilmek için para isteyen bir düzenin parçası olduğu bugün bir kez daha ortaya çıkmıştır. CHP’nin söylemi ile pratiği arasındaki bu derin uçurum, bu partinin emekçiye dair sözlerinin samimiyetsizliğini, siyasetinin ise ne kadar iki yüzlü olduğunu açıkça göstermektedir. Emekçiyi savunuyormuş gibi yapıp, arka planda onu baskı altına alan bu anlayışın adı sosyal belediyecilik değil, açık bir istismardır. Bugün Büyükşehir Belediyesi’nin ve CHP’li belediyelerin neden hizmet üretemediği, şehri neden yönetemediği, neden her geçen gün daha fazla kötüye gittiği de bu tabloyla birlikte netleşmiştir. Hizmet yerine rantın, liyakat yerine paranın, ehliyet yerine yakınlığın esas alındığı; makam, mevki ve işlerin adeta parayla dağıtıldığı bir anlayışın belediyecilikte başarı üretmesi mümkün değildir. Belediyeleri hizmet kapısı değil, para kapısı olarak gören bu zihniyet; şehri ileriye taşımak bir yana, kamu düzenini ve toplumsal güveni de derinden sarsmaktadır. Ama herkes şunu bilmelidir: helaliyle para kazanmak isteyen emekçiden iş için para istemek, ipin bizim elimizde deyip köleleştirmek, tehdit dili, şantaj siyaseti, bu kirli düzen, bu şehirde sonsuza kadar sürmeyecek. Gün gelecek; Emekçiler nefes alacak, Çalışanlar huzur bulacak, Ve bu düzenin hesabı sandıkta millet tarafından sorulacaktır.” Dedi. (Bülten)





































































