- Anasayfa
- İlknur Solmaz Çoban
“NEDEN?”

Biz neden böyleyiz acaba?
Nerede kendini kendine bile kanıtlayamamış, kendini kendine bile anlatamamış, yaptığı işi, mesleği veya bir sanat dalını dostlar bizi pazarda görsün diye öylesine, düşünmeden, sorgulamadan, özümsemeden yapıp sonra da işinde gerçekten çok iyi olanları, onların eserlerini, ürettiklerini sırf piyasa yapmak için konuşan, yazan zavallıları anlayamıyorum.
Yahu insanlar yıllarını, hayatlarını vermişler uğraştıkları işlere, sanat dallarına SEN neyin kafasını yaşıyorsun?
Tamam belki sen de bir şeyler karalıyorsun, yazıyorsun, çiziyorsun, yapıyorsun eyvallah...Elbette, emeğe saygımız sonsuz. Ama onlar senin gibi değil anla artık!.. Onlar aldıkları eğitimlerini, tüm benlikleriyle, ruhlarıyla, içselleştirilerek, özümseyerek tüm farkındalıklarıyla harmanlayarak ortaya çıkarıyorlar eserlerini. Tabi ürettikleri de yaşam biçimleriyle daha da güzellik kazanıyor, bütünleşiyor.
Yaşamı boyunca belki ilk kez belki birkaç defa resim sergisine gelmiş o da bir tanıdığı vasıtasıyla, sanattan bihaber, sanatçı ruhu yok, eline fırça bile almamış zatlar, o güzelim eserleri bir ressamdan, bir akademisyenden daha çok eleştiriyor daha çok yorumluyor. Hayırdır! Üstüne vazifemi bu? O sanat dalıyla alakalı ne biliyorsun? Hem sergi sahibi senden bir eleştiri istedi mi? Eleştiri istemeden eleştirmek, yorumda bulunmak kendini bilmemektir, görgüsüzlüktür. İçinde tut. Daha iyisini sen yap, yapabilirsen...
Bunu her alanda yaşıyoruz ne yazık ki. Kahvede oturmaktan sandalye eskitmişler ya da parktaki banklara müptelalar bir araya geliyor, ondan bundan duyma, yarım yamalak bilgilerle, eleştirdiği kitaptan, eserden, yazardan, şairden bihaber başlıyor yermeye. Hem de öyle edebiyatçıların eserleri olumsuzca eleştiriliyor ki; sanki zannedersin kendileri edebiyat profesörü, bilirkişi vs. Ya sen acaba hayatın boyunca kaç kitap aldın eline okudun? Kaç yazar, şair tanıyorsun? Bu fütursuzca eleştirdiğin yazarların, şairlerin hayatlarını, yaşam biçimlerini biliyor musun da bu hadsizliği yapıyorsun. Sus bari ya...
Her konuda fikir yürütmek, her konuyu bilmek zorunda değilsin. Yerinde susmak güzeldir, erdemdir. Bu çaresizlik, bilgisizlik değil aksine bazen çıtanı yükseltir.
Neden biz toplum olarak böyleyiz?
Çabucak gözden çıkarıyoruz, harcıyoruz kişileri, emekleri, eserleri, sanatçıları... Bu kişiler kolay mı yetişiyor sanıyorsunuz?
İlknur Solmaz ÇOBAN




























































