BİR “TEVFİK FİKRET” ŞİİRİ “DOKSAN BEŞE DOĞRU”
İnsanın kişisel tarihinde öylesine
belirgin noktalar olur ki,
ne yapılsa da silinmez.
İz bırakır derinliklerde.
Kimi pembedir bu noktaların;
kimi kara, kimi de gri olur.
Toplumların ki gibi...
Son sınıftayken dönem çalışması
olarak, dersin hocası;
“Tevfik Fikret ve şiirlerinden
herhangi birisinin çok yönlü
incelenmesi” ödevini verdi.
Sonunda buldum onu:
“Doksan Beşe Doğru.”
İlginç olan, hocanın bu çalışmamı
bitirip teslim etmemi istediği tarih,
o yılın 19 şubat günü olmasıydı.
Öyle de yaptım ancak rastlantı
bu ya; Tevfik Fikret de bu şiirini
1912’nin 19 Şubat günü yazmıştı.
O gün geldiğinde teslim ederken
çalışmamı; hoca bir çalışmama,
bir de bana bakıp şaşkınlıkla;
yazıp dikkatimi çekti 19 şubata!
“Hayret, bu ne rastlantı böyle?
Bir de sonucuna bakarız!” dedi.
Sonucunda da tam not geldi.
O günden beri hafızamdadır izi.
Tarih bugün de “19 şubat” yine!
Keramet acaba nerde, kimde?!
Tevfik Fikret’ten işte;
“Doksan Beşe Doğru.”
“Bir uğursuz dönem, yine çiğnendi and’lar;
Çiğnendi, yazık, milletin yüksek umudu!
Kanun diye yerlere sürtüldü alınlar;
Kanun diye, kanun diye, kanun tepelendi.
Boşuna bu çığlıklar yine, boşuna haykırışlar!
Ey bir düş gibi nice kapkara günler,
O cehennem akışınızı bir an yineleyin de,
Dönsün bize geçmiş, o derin, küskün gözler…
Yazık! Kaç yıldır, nice zamandır çekilenler
Yazık! Ne bir ders öğretmiş, ne bir düşünce!
Oysa hiç silmez tarih bir kez yazdıklarını;
Doksan beşi aç, gölgesi açgözlü bir tacın
Saklar telaşlı, çekingen, inatçı; saklar
Karanlık tavırlarını bir uğursuzluğun;
Hala o kuruntular, o düzenler, o fesatlıklar!
Hala o gecenin süregelen karanlığı,
Hala o bilgisizlik, herkesi bilgisiz görme,
Hala o bir yığın üzüntü vatanın payı,
Hala düşünen başları hep tokatla, tepeleme,
Hala yan tutma, kayırma, senden, benden sayma,
Hala “Bu senindir, bu benim!” üleşimi geçerli,
Hala hakikatle vatanperverlik gazab altında.
Hep aynı bayat şarkı, saygısızca, sürekli,
Ama son söz: Sevgili millet çok yaşa!
Millet yaşamaz hukuka, hakka hasretle solurken,
Sussun diye vicdanına yumruklar inerse;
Millet yaşamaz, meclisi hakir olurken,
Aldatıp korkutmayla titrer ve sinerse;
Millet yaşamaz, durmadan boğulurken!
Kanun diyoruz; nerde o tapılası hayali varlık?
Düşman diyoruz; nerde bu? Dışta mı, biz mi?
Özgürlüğümüz var diyoruz, şanlı, yüksek;
Kanun mu bize düşman, yoksa özgürlük mü?
Zorbalığın ateşli bir hışmıyla değişip,
Ey millete bir sille gibi inen çirkin darbe!
Ey kanuna hürmeti çiğneyen zulmün tekmesi!
Milleti, hakkı hukuku mukaddes sayan her
Vicdan zilletle, lanetle anar ezeni…
Düşsün baskıya kapılıp eğilen baş,
Kopsun, bir hak diye alkışlayan eller!
19 Şubat 1912’den,
19 Şubat 2021’e,
tam 109 yıl geçmişse de;
sonsuz sevgilerle Tevfik Fikret’e…
YAVUZ CEMİL YAVUZ